Mesut Özil'i artık tanımayan futbolsever yok. Özellikle bu sezon Werder Bremen'de oynadığı futbolla adından sıkça söz ediliyor. Fakat Mesut sadece bu sezon ki performansıyla değil 3-4 sezondur oynadığı futbol tarzı ve stiliyle dikkat çekilmesi gerekilen bir futbolcu. Yaftamız hazır Mesut'u tanımlarken: "Gurbetçi". Evet gurbetçi bir ailenin çocuğu Mesut. Almanya'da doğmuş orada büyümüş ve yetişmiş. Yeteneği sayesinde amatörden profesyonelliğe geçişi çok zaman almamış. Zaten yaşı da şu an 20.
Son dönem performansıyla Alman Milli Takımı kurmaylarının da ilgisini çekmiş ve Milli Takım'a davet edilmiş. Mesut'ta sanıyorum ki onore edici bu teklifi geri çevirmeyerek Almanya Milli Takımını seçmiş. Milliyetçi duygularımız kabarıyor bu gibi durumlarda. Son dönemlerde örneklerini çok yaşadık. En yakın örneği Galatasaray'lı futbolcu Barış Özbek. Barış'ta aynı sorularla karşılaşmış fakat o dönem sakatlanınca bu durum rafa kaldırılmıştı.
Milli takımımızın son avrupa kupasının özellikle hazırlık döneminde gurbetçi futbolcular ve Fatih Terim sürtüşmelerine sahne olmuştu. Terim, Yıldıray Baştürk ve Halil Altıntop'u kadroya davet etmeyerek büyük sansasyonlara yol açmıştı. (özellikle Tümer Metin'in kadroya dahil edilmesiyle) Hamit'in kardeşinin bu turnuvaya davet edilmemesinden ötürü son derece buruk olduğu gözlerden kaçmamıştı. Elbette bu işin farklı bir boyutu. Fakat sezon başından beri sürekli Alman basınında ve kamuoyunda isminden sıkça söz edilen Mesut'u da Milli Takımıza davet etmeyen yine bu yönetimdir. Şimdi ahlayıp vahlayıp, çamur atma zamanı değil. Şahsi fikrim Mesut'un doğru seçimi yaptığı yönünde. Daha popüler olabileceği daha fazla ve sorunsuzca sevilebileceği takım için çalışacak ve Alman Milli Takımı forması için ter dökecek. Belki iç geçirip izleyeceğiz Mesut'un başarılı futbolunu ama hasetle değil Gururla..
Yolun açık olsun Mesut..!
5 Şubat 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder