26 Şubat 2009

İğne & Çuvaldız..

Fransa'nın yüksek tirajlı gazetesi L'EQUIPE'e Skibbe'nin gönderilmesiyle ilgili demeçler vermiş bizim Kongo'lu. Skibbe'nin çok daha önceden gönderilmesi gerektiğini, takım içerisinde gruplaşmalar olduğunu kısacası tüm aksaklıkların sebebinin Skibbe olduğuna dikkat çekmiş Nonda..
Kankası (Ü. Karan) ile birlikte bu sene takıma hangi katkıları yaptığını merak ediyorum doğrusu. Takım içerisinde bir gruplaşma olduğu zaten bir gerçek fakat bu gruplar içerisinde en ağır basanı Ümit ile saha içinde kuramadıkları hücum hattını saha dışında kurmuş olmaları. İhaleyi Skibbe üzerine bırakan ittifak gruplarının bunda ne kadar suçsuz olduklarını göstermeleri için büyük bir fırsat var ellerinde. Yoksa Rennes taraftarı seni çok özlemiş Nonda..!

Eski dostlar iş başında..!

2-5'lik mağlubiyetin faturası tahmin edildiği üzere Michael Skibbe'ye kesildi ve Skibbe'nin işine son verildi. Çok fazla spekülatif haberlere gerek kalmadan Galatasaray yeni hocasını buldu. Eski kaptan Bülent Korkmaz'la Başkan Adnan Polat'ın sıkı birer dost olduğunu bilmeyen yok sanırım. Polat'ında bu dostluğu kötüye kullanmak için Korkmaz'ı göreve getireceğini sanmıyorum. Artık iş Bülent Hoca'ya düşüyor. Önünde erken ama ciddi bir sınav var. Bülent hem Başkanının hem de camianın ne istediğini gayet iyi biliyor. Şansın bol olsun Kaptan. Umarım bugün orada olmandan mutluluk duyanlar yarın başarısız sonuçlar almaya başladığında da arkanda olup faturayı sana kesmeye kalkmazlar..!

22 Şubat 2009

Disiplin"siz"lik..!

Galatasaray 2008/2009 sezonunu açıyor Lincoln hala ülkesinde. 2 ay sonra "yetersizlik" sebebiyle Skibbe'nin yardımcıları Ümit Davala ve Edwin Boekamp takımdan uzaklaştırılıyor.
Galatasaray deplasmanda Sivasspor'a 2-0 mağlup oluyor sahanın rezilliğini gören futbolcular başta Milan Baros olmak üzere burun kıvırarak burada futbol oynanmaz diyerek isyan ediyor. Denizlispor deplasmanında takım kaptanı Ayhan Akman bana göre kasti bir kırmızı kart görerek hafta içi oynanacak Sivasspor maçında takımını yalnız bırakıyor. Galatasaray, Fortis Türkiye Kupasında 1-1'in rövanşına Sivas'a gidiyor sadece 15 kişilik kadroyla. Sakatlıklarını bahane eden Lincoln ve Baros'un yanı sıra Ayhan'da bir hafta önceki gördüğü kasıtlı kırmızı kart sebebiyle Sivas'a gitmiyorlar. Tüm bunlar olurken her maçta cansiperane oynayan Servet Çetin'de sakatlığını bahane ederek Sivasspor maçına çıkmaması disipsinsizliğin hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Burada Servet'i asla suçlamıyorum hatta haksızlığa bir isyan olarak nitelendiriyorum. Arda'nın da Lincoln'ün kaptan yapılmasına bozulduğu ve istenilen performansı göstermemesi de gözle görülebilen diğer disiplinsizlik örneklerinden. Yine bunların yanı sıra Ümit Karan'ın Milan Baros'la anlaşamaması buna karşılık Lincoln ve Baros'un aralarına Kewell'ı alarak bir ittifak kurmaya çalışmaları antremanlarda bile gözlense görebilecek diğer gerçekler. Böylesine disipsinsizlik örnekleri içerisinde "siz" "biz" çatışmalarını engelleyeme vizyonu yetmeyen ve günah keçisi olarak ilan edilen Michael Skibbe'nin şimdi gönderilmesi söz konusu.
Skibbe artık savunulamayacak derece de kredisini tamamlamıştır. İstifası Bordeaux maçından önce veya sonra da olsa artık kaçınılmayacak bir gerçek haline gelmiştir. Bu durumun neyi değiştireceği yeni gelecek teknik patronun otoritesine bağlıdır. Emin olun Skibbe'nin en büyük suçu futbolcularına "güvenmektir". Elbette diğer suçları da takımını tam olarak motive edemeyişindendir. Bu motivasyon eksikliği, takıma maçın gidişatına göre müdahale edememe gibi negatif özellikleri de eklenince içerden de istenmeyen adam ilan edilen Skibbe'nin en kısa zamanda ülkesine gönderilme senaryolarını da birkaç gün içerisinde yazılıp çizilmeye başlanacaktır.. Alman ekolünden bir türlü vazgeçemeyen Başkan Adnan Polat'ın taktikler Kalli'den olmak üzere Cevat Yerli'yi takımın başına getirmesi muhtemel bir beklentim. Ha Cevat Hoca bu teklifi kabul eder mi? Eee emir büyük yerden...

Bana birini andırıyorsun..!

Birbirini andıran ünlülere bir örnek. Birisi İsveç Milli Takım kaptanı Galatasaray'ın sözleşmeli müzmin sakatı Linderoth. Diğeri How i Meet Your Mother dizisinin başarılı oyuncusu Barney Stinson..!

21 Şubat 2009

İDDAA'DA TEK MAÇ ŞÖLENİ..!

Nihayet resmi bahis şirketimiz "iddaa" diğer bahis şirketlerinin yıllarca verdiği hizmetleri yenilik olarak kullanıcılarının hizmetine sundu. Oranlar gözle görülür derece de arttı ve seçtikleri maçlara tekli bahis oynatabilme seçenekleriyle kullanıcılarını memnun(!) etmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz haftaiçi UEFA Kupası maçları için açılan tek maça oynayabilme bahsini bu hafta da Avrupa Ligleri baz alınarak bu uygulamaya devam ediliyor. BWIN adlı bahis şirketinin Sponsor oldugu Portekiz Ligi'ne bahis açan "iddaa" neden kendi ligindeki takımlara tek maç bahsi açmadığı/açamadığı da kafamı kurcalamıyor değil. Hala illegal sitelerde bahis oynayan vatandaşlarımızın olduğu düşünülürse bu politikayı biraz daha geliştirmeleri sayesinde onlarında akıllarını çelebilecekleri bir gerçek. Bakalım ilerleyen aylarda ne gibi yenilikler bekliyor bahis severleri..

16 Şubat 2009

Hannover 96: 3 - Vfb Stuttgart: 3

Goller : Dk. 7. Mario Gomez, Dk 22. Martin Lanig, Dk. 43. Jiri Stajner, Dk 45. Jarec Krzynovek, Dk. 85. Mikael Forssell, Dk 87. Thomas Hitzlsperger

AWD-Arena Stadion'da 31127 biletli seyircinin izlediği karşılaşmada karşı karşıya gelen 2 takım 3-3 berabere kalarak birer puana razı oldular. Karşılaşma öncesi yaptığım yorumlar maçın galibinin Stuttgart olabileceği yönündeydi. En azından bu karşılaşmada Stuttgart'ın maçtan yenik ayrılmayacağını öngörmüştüm.
Senaryo Aynı
Geçtiğimiz hafta en güvendiğim ve galip gelmesini düşündüğüm takım Hamburg'un senaryosu bu maçta da tekrarlandı. Futbol sonuçta her skora ve sürprizlere açık bir oyun. Fakat senaryonun hemen hemen aynı olmasını tamamen şanssızlığıma bağlıyorum. Zordur 2-0 öne geçen takımın maç vermesi. Bu senaryoyu geçtiğimiz sene Euro 2008'de Milli Takımımızla yaşamıştık. 2-0'dan 3-2'ye maçı çevirmek bir futbol mucizesidir. Bu 2 mucizenin 2 hafta üst üste gelmesi büyük talihsizlik. Geçen hafta sahaya takım çıkarmakta zorlanan sakat ve cezalı futbolcularının çokluğuna rağmen maçı 2-0'dan 3-2 ye çeviren Karlsruhe, bu hafta yine aynı dertlerden muzdarip Hannover 96. Geçen hafta 2-0 öne geçip rehavete kapılan Hamburg, bu hafta yine aynı skorla öne geçip yenik duruma düşen Stuttgart. Sanırım futbol bu gibi sürprizlere açık bir spor olduğu için milyonları peşinden koşturuyor.

14 Şubat 2009

Hannover 96 - Vfb Stuttgart maç tahmini

Türkiye saati ile 16:30'da başlayacak karşılaşmayı Berlin bölge hakemlerinden Manuel Grafe yönetecek. Maç saatinde 0 ila -1 derece arasında parçalı bulutlu sert bir ve yağışsız bir hava bekleniyor.. (wetter.de)
Bundesliga, 20. haftada 49bin kapasiteli AWD-Arena Stadium'unda Hannover 96 ve Vfb Stuttgart takımlarını karşı karşıya getiriyor. 2 takım en son ligin ilk yarısında karşılaşmışlar ve karşılaşmadan 2-0 Stuttgart galip ayrılmış.
Deiter Hecking yönetimindeki Hannover ligdeki istikrarsız gidişini sürdürüyor. Bu istikrarsızlık oynadığı 19 karşılaşmada sadece 5 galibiyet almasına neden olmuş. Aldığı galibiyetlerin hepsi kendi sahasında oynadığı maçlarda kazanan Hannover'da sakatlıklar ciddi boyutlara ulaşmış. Zaten dar bir kadroya sahip olan ev sahibi ekip ciddi bir biçimde kadro sıkıntısı çekiyor. Savunmanın bel kemiği Rausch, santrafor Schlaudraff(14 maç 5 gol) ve önemli iki orta saha oyuncuları Yankov ve Lala bu karşılaşmada sakatlıkları yüzünden forma giyemeyecekler. Bunlara artı olarak Zizzo, Vinicius, Ismael ve Krebs'te sakatlıkları sebebiyle oynamayacak diğer isimler. Geçtiğimiz hafta ilk maçında çıkan Fulham'dan alınan Danimarkalı Andreasen'de kırmızı kart cezasıyla takımdaki yerini alamayacak. Hannover'in bu maçtaki tek kozu ev sahibi ekip olması ve taraftar desteği.
Deplasman takımı Stuttgart geçtiğimiz hafta güçlü Leverkusen'i deplasmanda 4-2 yenerek sürpriz bir skora ve galibiyete imza attı. Böylesine farklı alınan bir deplasman galibiyeti moral ve motivasyon açısından son derece önemliydi Stuttgart adına. Ligde 6. sırada bulunmasına rağmen liderle arasındaki fark sadece 8. Bu maçtan alınabilecek bir galibiyet puan farkının azalması ve Stuttgart'ın tekrar potaya girmesi demek. Futbolcular ve teknik adam Markus Babbel bunun fazlasıyla farkındalar ve hedef mutlak galibiyet. Normalde Stuttgart'ın deplasman karnesi pek iç açıcı olmamasına rağmen geçtiğimiz hafta alınan galibiyet bu maçtaki ibreleri kendilerine çevirmeye yetiyor. Oldukça formda görünen bir forvet hattına sahipler. Özellikle ortasaha oyuncularının fazlasıyla gole dönük olması Stuttgart'ın en büyük silahları. Bu sezon yapılan karşılaşmalarda 18 gol atan Mario Gomez ve Romen Marica takımın formadaki gol silahları. Delpierre, Yıldıray, Gebhart ve Rudy takımın eksik oyuncuları.
Yorumum:
Öncelikle geçen hafta en güvendiğim takım olan Hamburg'un maçı kazanamaması halinde tekrar yorum yapmayacağımı belirtmiştim. Final havasında geçen maçı 2-0 öne geçmesine rağmen 3-2 vermişti Hamburg. Bugün de aynı duyguları Stuttgart'a besliyorum. Fakat ev sahibi ekibin kendi sahasında oynadığı maçlardaki form grafigi oldukça düşündürücü. Sadece Hoffenheim'a yenilmişler. 5 galibiyetleri var 4 de beraberlikleri. Fakat önemli eksikleri olan Hannover bu avantajı ne derece lehine çevirebilir onu tam olarak kestirmek zor. (Geçen haftada aynı hataya düşmüştüm, Karlsruhe'nin önemli eksikleri vardı) Stuttgart maçı ciddiye alırsa koparabilir görüşünü savunuyorum yine de. Hamburg bir anlık rehavetten kaybetmişti. Yanlış yönlendirme yapmayacağım sadece kendi oynayacağım bahsi burada paylaşayım. Maç öncesi istatistikleri ve analizleri yapmaya çalıştım. Oynayacağım bahis sürpriz kuponumda 2 oranı 2.45 garanti kuponlarımdan birine ise Stuttgart'a oynayıp beraberlikte iade seçeneğini alıyorum. Oranı da fena değil 1.72.. Daha garantisi ise Stuttgart'ın maçı kaybetmeyeceği yönünde oranı 1.41. (oranlar betsson'dan) Kazançlı çıkabileceğiniz bir hafta temenni ediyorum. Bol şanslar..
STUTTGART KAZANIR ORAN 2.45
DNB 2 (BERABERLİKTE İADE) ORAN 1,72
STUTTGART KAYBETMEZ ORAN 1.41

Futbol Ekranı (Cumartesi)

  • 13:00 D Spor Manisaspor - Altay (Canlı)
  • 15:00 LigTv Antalyaspor - Galatasaray (Canlı)
  • 16:30 Kanal 24 Hertha Berlin - Bayern Münich (Canlı)
  • 17:00 Ntv Spor West Ham - Middlesbrough (Canlı)
  • 17:00 Spormax Portsmouth-Manchester City (Canlı)
  • 18:30 Kanal 24 Köln - Karlsruhe (Tekrar)
  • 19:00 LigTv Fenerbahçe - Hacettepe (Canlı)
  • 19:00 Ntv Spor Lazio - Torino (Canlı)
  • 20:00 Kanal A Bordeaux-Grenoble (Canlı)
  • 20:45 Futbol Smart PSV-Az Alkmaar (Canlı)
  • 21:00 NTV Spor Real Betis-Barcelona (Canlı)
  • 22:00 Kanal A PSG-Grenoble (Canlı)
  • 23:00 NTV Spor Valencia-Malaga (Canlı)

The Four Horsemen. (Mahşerin dört atlısı)


Diego Maradona - Ryan Giggs - George Best - Gheorge Hagi

13 Şubat 2009

Fair-Play

Türkiye Futbol Federasyonu ve Turkcell'in işbirliğiyle oluşturulan Turkcell Fair Play Ligi'nde 19. hafta kesin değerlendirme raporu açıklandı.
Karşılaşmalarda görülen kartlar, saha kapatma, seyircisiz oynama ve hak mahrumiyeti cezalarının, ceza puanı olarak işlendiği değerlendirmede, 50 ceza puanlı Gaziantepspor zirvede yer alırken, Beşiktaş ise toplam 225 ceza puanıyla sonunculuğunu devam ettirdi.
Fair Play Ligi'nde 19. haftanın ardından oluşan kesin puan durumu şöyle:
1-Gaziantepspor........: 50
2-Ankaraspor...........: 53
3-Denizlispor..........: 59
4-Gençlerbirliği.......: 60
5-Hacettepe............: 69
6-Trabzonspor..........: 69
7-Fenerbahçe...........: 70
8-Kocaelispor..........: 72
9-Bursaspor............: 78
10-Konyaspor...........: 80
11-Sivasspor...........: 82
12-İstanbul B.Şehir Bld: 92
13-Eskişehirspor.......: 94
14-Kayserispor.........: 112
15-Galatasaray.........: 128
16-Antalyaspor.........: 133
17-Ankaragücü..........: 157
18-Beşiktaş............: 225

12 Şubat 2009

Hayırlı Olsun..!



Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün en önemli projelerinden biri olan BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi'nin açılışı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katıldığı görkemli bir törenle yapıldı.
BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi'nin açılışına, Abdullah Gül'ün yanısıra Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, Koç Grubu Onursal Başkanı Rahmi Koç, Beşiktaş Kulübü Onursal Başkanı Süleyman Seba ile spor, siyaset, sanat ve iş dünyasından birçok isim katıldı.

Türk spor tarihi açısından önemli bir proje. Diğer takımımıza da örnek olmasını diliyorum. Hayırlı uğurlu olsun..!

Galatasaray istemediği yıldız..!

Türkiye'de çeşitli kulüplerde antrenörlük yapan, Afrika'da Mali Milli Takımı'nı çalıştıran ve Kamerun'da iki sezon teknik direktörlük yapan Mahmut Alpaslan vakti zamanında şu anda Chelsea'de oynayan Fildişi'li yıldız Didier Drogba'yı Galatasaray'a önermiş fakat "Bize dünyanın sayılı kulüplerinden elit santrforlar öneriyorlar. Onu kabul edemeyiz." gerekçesiyle bu transfer gerçekleşmemiş. Doğruluk payı nedir bilemem ama Galatasaray'ın isteyip elinde tutamadığı bir futbolcuyu biliyorum:

11 Şubat 2009

Futbol Ekranı

20:30 TRT1 Türkiye - Fildişi Sahilleri (Canlı)
21:00 LİG TV Galatasaray - Kayserispor (Tekrar)
22:00 NTV SPOR Fransa - Arjantin (Canlı)
23:00 TRT1 İspanya İngiltere (Canlı)

10 Şubat 2009

Hat Trick Hero..

Hat trick, ingilizlerin bir futbol oyununda aynı oyuncunun peşpeşe attığı üç gole verilen isimdir. Hat Trick Hero ise eski bir atari oyunu. Kahramanımız da Galatasaray alt yapısından görev yapan profesyonel futbolcu Cem Sultan..
Championship Manager oynayanlar bilirler yeni bir yetenek keşfetmenin hazzını. Lakin Cem'i yeni keşfedilmiş bir yetenek olarak görmek mümkün değil. Yaklaşık 8 senedir de Galatasaray alt yapısında futbol oynuyor. Yani birileri keşfetmiş. Bu hazzı en yakından yaşayacak kişi ise Galatasaray altyapı antrenörü Metin Yıldız.
Tüm dünyada gole dönük ortasaha ve forvet oyuncuları her zaman el üstünde tutuluyor. Gol futbolun orgazmı olarak nitelendiriliyorsa, golcülerde bu orgazmı yaşatan en büyük başrol oyuncuları. Cem Sultan hem ismiyle hemde attığı gollerle gündem yaratacak gibi.
Öncelikle geçtiğimiz haftasonu oynanan PAF maçında Kayserispor'a 3 gol atan Cem, 2 gün sonra U18 Milli Takımımızın Finlandiya ile oynadığı maçta da 3 gol atarak bir anda dikkatleri üzerine çekti. 2 gün arayla böyle bir performans göstermesi umarım sadece bizim dikkatimizi çekmekle kalmaz. Geçen sene İtalyan takımı Empoli'nin transfer listesine giren Cem'in Galatasaray A Takımı'na ne zaman yükseleceği merak konusu. Arda Turan'ın 17'sinde A Takım'da görev aldığı göz önüne alınırsa, Cem'in de 18'de olduğu artık kendini ispatlaması için bir şeyler yapması/yapılması gerekiyor. Umarım gereken bir an önce yapılır ve Cem'de layık olduğu yerlere bir an evvel gelir.

Arkandayız Mr. Dereli.!



Bu hafta hakem kararları açısından en çok tartışılan maçlardan birisine daha sahne oldu.
Selçuk Dereli, verdiği ve vermediği kartlar, veremediği(!) penaltılar ile maçın sonucuna direk etki etti.
Lincoln'ün ilk görmüş olduğu sarı kartta hakemin kararı tartışmaya açık şahsi kanaatimce. Evet, Lincoln kendisini yere bırakmış ama üzerine kontrolsüz bir biçimde gelen Eren'in suçu olmadığını ve Lincoln'ün koşu alanına süratle gelip ayağını sokup sokmadığını net olarak görebilmek mümkün.
İkinci sarı kartta ise bir FIFA hakemine yakışmayacak olan hatalı bir hakem yorumu vardı. Topu hemen oyuna sokmak isteyen Kayserisporlu oyuncunun vuruşunda, iki metre ileride bulunan Lincoln ayağını uzatarak topa müdahale etti. Ancak hakemlik yaşamı boyunca bazı maçlarda garip kararlara imza atmış olan Selçuk Dereli çok hatalı bir karar ile Lincoln'ü ikinci sarı karttan kırmızı kartla oyundan attı ve hem oyundan koptu hemde oyun koptu.
Daha sonra önce Baros'un düşürülmesine daha sonra Kayserispor'un iki tane penaltısını es geçilmesine göz yuman hakem, Emre Aşık'ın bilerek eli ile topa dokunduğu pozisyonda da Emre'ye ikinci sarı kartını gösteremedi!
Bu maç hakemlik adına üzüntü verici yönetimlerinden birisiydi!

Ardından Galatasaray Spor Kulübü resmi sitesinden "Galatasaray Türkiye'dir" şeklinde MHK ve Futbol Federasyonunu eleştiren bir yazı yayınladı. Tabi ilgili kurumlardan cevap gecikmedi. "ARKANDAYIZ"
Garip olan şu ki;
Selçuk Dereli, taraflı tarafsız bir çok futbol yorumcusu, yönetici ve taraftar tarafından istenmeyen adam. Sanırım arkasında sadece MHK ve TFF var. Başka da seven yok.. Ha birde son günlerdeki gündem popülaritesi yüzünden prim yapmaya çalışanları da dahil etmek lazım.. O kendini biliyor ne de olsa.. Herkes kendi işine baksa hiç fena olmaz öyle değil mi sayın Sağlam.!

Karlsruher: 3 - Hamburger SV: 2

Goller: Dk 7 Guerrero Dk. 48 Collin Benjamin (Hamburg)
Dk 49 ve Dk90 Freis - Dk 53. Frederico (Karlsruher)

Açılış cümlemi kurarken; ev sahibi ekip adına "Final gibi bir maç" deyimini kullansam pek abes olmaz sanırım. Bu hafta ligin en çok güvendiğim takımıydı Hamburger. Galip gelmemesi için hiçbir neden yoktu. Fakat Karlsruher futbolun bir gerçeğini tekrar gösterdi bana.. Futbol da favori vardır ama kazanan daima çok isteyendir. Yalnız sürpriz bir skor olmasının sebebi maçın 2-0 dan 3-2 ye dönmüş olması. Kaç tane maçta bu oluyor ki. Yine de Karlsruher alt sıralardan kurtulabilme adına inanılmaz bir moral ve motivasyon kazandı bu maçla.

7 Şubat 2009

Schalke 04: 1 - Werder Bremen: 0

Gol : Höwedes (Dk 48.)

61,673 biletli seyircinin izlediği dev karşılaşma ev sahibi Schalke'nin galibiyetiyle sona erdi. Maçın ilk yarısı inanılmaz kötü geçti 2 takım adına da.. İkinci yarıya süratli başlayan Schalke 04 Höwedes'le galibiyet golünü buldu. Kötünün iyisi kazandı. Yalnız 2 takım da bu futbolla oynamaya devam ederlerse ilk 3'ü bile göremezler. Schalke 04 zorda olsa galip gelmeyi başardı ve tahminimde beni yanıltmamayı başardı.

DEV KAPIŞMA: SCHALKE 04 - WERDER BREMEN


Türkiye saati ile 16:30'da başlayacak mücadeleyi Mainz bölge hakemlerinden Dr. Jochen Drees yönetecek. Maç saatinde hava sıcaklığı 4 ile 5 derece olacak, yağmur beklenmiyor. (kaynak wetter.de)
Bundesliga I'de 19 haftanın en önemli karşılaşması olarak görülen karşılaşmada Almanya'nın iki dev ekibi Schalke ve Werder Bremen karşı karşıya geliyor. İki ekip son olarak 23 ağustos 2008 tarihinde karşılaşmışlar ve maç 1-1 beraberlikle sonuçlanmış.
Ev sahibi ekip Schalke geçtiğimiz hafta Hannover deplasmanından şok bir yenilgiyle evine dönmüştü. Devre arasında oynadığı karşılaşmalarda da pek keyif vermeyen Schalke bu karşılaşmayı dönüm maçı olarak görüyor. Hedeften oldukça uzaklaşmış görünen ev sahibi ekip haftayı 3 puanla kapatmanın planlarını hafta içi Fred Rutten yönetiminde kazanmaya yönelik yaptığı taktik antrenmanlarıyla galibiyeti ne kadar arzuladığını gösterdi. Ligde ve avrupa kupalarında aldığı istikrarsız sonuçlar neticesinde zaten Rutten'in koltuğu iyice sallantıda. Schalke taraftarının Rutten'in arkasında olduğunu söylemek mümkün değil. Rutten son kozlarını oynuyor şahsi kanaatimce. Schalke'nin tek eksiği Grossmüller. Onun haricinde cezalı ve sakat futbolcusu bulunmuyor.
Lig'de 10. sırada bulunan Werder Bremen'de istikrarsızlık ve formsuzluk göze çarpıyor. Çok gol atıp(40) çok gol yiyen(30) Bremen'in kadro derinliğine baktığımızda 18 maçta sadece 7 galibiyet alabilmesi bu istikrarsızlığı ve formsuzluğu gözler önüne seriyor. Takımın en golcü futbolcusu Pizzaro'nun bu maçta cezası yüzünden oynayamayacak olması büyük handikap. Pizzaro'nun yanı sıra orta sahanın maestrosu Diego da cezası Vander, Hunt ve Prödl sakatlıkları nedeniyle bu maçta görev alamayacak diğer isimler.
Maç Yorumum:
Schalke 04 teknik direktörü Rutten'in son şansı olarak nitelendiriyorum bu karşılaşmayı. Ev sahibi ekibin arkasında inanılmaz bir seyirci desteği olacak. Diğer tarafta Werder en önemli silahlarının cezalı olması ibreyi ev sahibi ekip lehine çeviriyor. Haftaiçi alman milli takımını seçen Mesut'un bu maçtaki performansının üst düzey olmasını da bekliyorum yanında Frings'le ortasahayı iyi koordine edeceklerdir. Werder'in defasında Naldo'nun tekrar geri dönmesi de defans kurgusu açısından faydalı olacaktır. Sonuçta Werder kazanamasa bile kaybetmeyi istemeyecek güce dayalı dirençli futbolu tercih edecektir. Yenilginin iki taraf içinde ağır olacağı aşikar. Geçen hafta kısır geçen Bundesliga'nın bu sefer gollü müsabakalara sahne olacağını düşünüyor. Gollü geçmesi beklenen karşılaşmaların başında şüphesiz ki bu maç geliyor. Zaten bu maça bahis yapacakların genel kanısı sanırım maçın over ve 1 olacağı yönünde, oranlar güzel risk düşük.
GÜVEN SIRASINA GÖRE TAHMİNLERİM
2,5 GOL ÜSTÜ => G 9/10
SCHALKE KAZANIR => G 8/10
-BOL ŞANSLAR-

KARLSRUHER SC - HAMBURGER SV Maç öncesi değerlendirme


TSİ 16:30'da Wildparkstadion'da başlayacak karşılaşmayı Herne bölge hakemlerinden tecrübeli Thorsten Kinhöfer yönetecek. Karşılaşma saatinde 3-4 derece civarında kapalı ve yağışlı bir hava bekleniyor.
Bundesliga 1'de 19. hafta, puan tablosunda yine alt ve üst sıraları ilgilendiren takımları karşı karşıya getiriyor. İki ekip en son 2008 Ağustos ayında karşı karşıya gelmiş ve karşılaşmayı ev sahibi ekip Hamburg 2-1 kazanmış.
Bu maçta ev sahibi ekip Karlsruher lig tablosunda 16. sırada ve kritik bir durumda. Şiddetle puana ihtiyacı var. Karlsruher ligde tutunabilmesi kendi evinde oynadığı maçlara bağlı. Zaten 18 maçta 4 galibiyet alabilmiş ve bunların 3'ünü evinde yaptığı müsabakalarda kazanmış. Attığı 15 golle ligde E.Cottbus'un ardından en az gol atan 2. takım. Bir başka istatistikse yediği 35 golle M'Gladbach'ın ardından en fazla gol yiyen 2. takım. Karlsruher'de bu maçta Franz ve Karnell'den başka eksik ve cezalı futbolcu bulunmuyor. Son derece mütevazi kadroya sahipler. Gol yollarında sıkıntı çeken Karlsruhe'nin bugün forvet hattında sahaya çıkacak Mahir Sağlık, devre arasında Wolfsburg'tan kiralandı. Takımın en golcü oyuncusu Sebastian Freis(5gol) bu maçta yedek soyunacak.
Konuk takım Hamburg 19. haftaya 3 sırada girdi. Liderle arasında 2 puan fark bulunuyor. Oynadığı 18 maçın 11'ini kazanarak bu sezon istekli ve istikrarlı bir futbol ortaya koyuyor. Rakiplerinin aksine daha mütevazi bir kadroya sahip fakat burada tecrübeli ve başarılı teknik adam Martin Jol faktörünü unutmamak lazım. Takım oldukça formda görünüyor. En azından kazanmayı düşünen bir takım yaratmış Jol. Genelde iç sahasında başarılı sonuçlar alıyor Hamburg. Bunun en yakın örneği geçen hafta B. Münih'i mağlup etmeleriydi. Takımın en golcü oyuncusu Hırvat Mladen Petric bugün takımının en büyük kozu olmaya aday. Olic'in yokluğu ise büyük bir dezavantaj konuk takım için. Olic'in yanı sıra Reinhardt, Atouba ve Choupo-Moting'de sakatlıkları sebebiyle bu maçta forma giyemeyecek.
YORUMUM :
Bu hafta alt üst sıraları yakından ilgilendiren maç sayısı oldukça fazla. Karls-Hamburg maçı da onlardan biri. Ev sahibi ekibin ne olursa olsun kaybetmeye tahammülü yok çünkü sadece evinde başarılı olabilmiş bir takım. Hamburg'un deplasman karnesi son derece kötü. Sonuçta iki takımda kaybetmeyi düşünmüyor ama kazanmayı daha çok arzulayan taraf kesinlikle Hamburg olacaktır. Karlsruhe'nin kadrosuna baktığımızda daha çok beraberliği düşünen ve kontrayla gol arayacağını gösteren bir kurgusu var. Devre arasında Wolfsburg'dan alınan Mahir Sağlık bakalım takımına neler verebilecek bu kontraya dayalı futbolla. Olic'in olmamasını bir handikap olarak görmeme rağmen zaten sezon sonunda takımdan ayrılacak olması psikolojik olarak Hamburg için bir eksik olmamalı bence. Peru'lu forvet Guerrero'dan daha iyi bir performans bekliyorum Olic'in yokluğunda. Sonuç olarak Karlsruhe seyirci avantajını arkasına alacak olmasına rağmen ıslak zeminde defans hataları yapacak ve Hamburg bu hataları affetmeyecek gibi geliyor bana. Açıkcası Karlsruhe'den bu maçta beklenenen patlamayı yapmasını beklemiyorum. Sanıldığının aksine Hamburg'un kolay galibiyet alacağını düşünüyorum.. Alt/Üst olayına da bu maçta girmiyor direk side oynamayı bu tercih ediyorum. Bu tercih doğrultusunda bu haftayı üst sıralarda karlı kapatacak takım olarak gördüğüm Hamburg'tan yana kullanıyorum. Oran gayet iyi.

TAHMİNİM:
HAMBURG KAZANIR G 9/10 - Oran 1,95

Arminia - Hertha Maçının ardından...

ARMINIA BIELEFELD: 1 - HERTHA BERLIN: 1


GOLLER : Dk. 13 Andriy Voronin (H.Berlin)

Dk. 41 Artur Vichniarek (A.Bielefeld)


Bundesliga I'in 19. Haftanın açılış karşılaşmasında A.Bielefeld ve Hertha Berlin 1-1 berabere kaldılar. Maç tahmin ettiğim üzere süratli geçmesine rağmen üst(over) olmadı. Fakat 3 tahminimden 2 si tuttu. Hertha yenilmedi ve maç berabere bitti. Böylece maç skoru tahmini yapmanın ne kadar fantastik bir tercih olduğunu gördüm. Oysa maçın 2. yarısındaki iki ekibinde cömertce harcadığı pozisyonlar neticesinde over olmaması ve tercih ettiğim skorun ortaya çıkması içten bile değildi. 3'te 2 tercih fena sayılmaz...


6 Şubat 2009

Herkesin tuttuğu kendine..!

İğrenç İlkokul espirlerine bir örnek bir başlık attığımı kabul ediyorum. Fakat Galatasaray eskisi Fatih Terim torpillisi(Transferine 1.5 milyon $ harcatmıştı Sinyor) Fabio Pinto'yu fotografta böyle görünce başlıkla cuk oturduğu kanaatine vardım.
Fabio, Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra ülkesine dönmüş 2004-2006 yılları içerisinde tam 4 takım değiştirmiş. (Gremio - San Caetano - Coritiba - Cruzerio) Böyle parlak(!) bir transfer dönemi geçiren Pinto'nun son durağı Özbek liginin en köklü klübü Pahtakor olmuştur. Pinto'dan akıllarda kalan en güzel örnek şüphesiz ki bu fotograf olmuştur:


Bundesliga I Açılış maçı A. Bielefeld vs Hertha Berlin



Muhtemel 11'ler (Resmin üzerine tıklatıp detaylı kadroyu görebilirsiniz)

Almanya Bundesliga 1'de 19 hafta A. Bielefeld vs Hertha Berlin karşılaşmasıyla açılıyor. Tsi 21:30'da başlayacak maçın hakemi Michael Weiner.

Geçen hafta deplasmanda büyük bir sükse yaparak Werder Bremen'i 2-1 mağlup eden ev sahibi takım, bu hafta da son 3-4(hazırlım maçları da dahil) maçtır aldığı istikrarlı sonuçlara devam etmek istiyor. Alt lige düşecek en önemli adayken böyle bir çıkış yapması ibreleri bir anda tersine çevirdi. Puan tablosunda kritik durumda bulunan Arminia bu maçta alacağı puan ve puanlarla geçen hafta Werder'i deplasmanda mağlup etmenin vermiş olduğu güveni perçinleme ve ilerisi için düşme potasından uzaklaşabilmesi açısından son derece önemli maç. Yalnız 18 hafta sonunda sadece 3 galibiyeti bulunması ve 17 gol atıp 28 gol yemiş olması hala bir şeylerin düzelmiş olduğuna işaret değil ev sahibi takım adına. Bu maçta 4-4-2 sisteminde oynayacak. En önemli futbolcuları ise Forvetleri Zambia'lı Chris Katongo ve sol açık Romen Vlad Munteanu. Bu maça hemen hemen tam kadro çıkacak Bielefeld'te Lamey ve Kampantais sakatlığı sebebiyle oynayamayacak.

Bundesliga I'de lider Hoffenheim'in ardından 2 puan eksikle ligin 2. sırasında bulunan Hertha'da ise hedef şampiyonluk ya da en azından Şampiyonlar Ligi. Geçen hafta Frankfurt'u kendi evlerinde Marko Pantelic'in 2 golüyle 2-1 mağlup eden Hertha'da Pantelic'in sakatlık sebebiyle bu maçta oynayamayacak olması büyük bir handikap. Sakat Pantelic'in yanısıra Kacar, Chahed, Dardai, Fiedler, Piszczek, Lustenberger ve Hartmann'ında takımdaki yerlerini bu maçta alamayacaklar.
Ligin üst ve alt sıralarını fazlasıyla ilgilendiren bu maçta özellikle üst sıralardaki yerini korumak adına galip gelmeyi hedefleyen Hertha'nın atak oynayabileceği kanısındayım. Buna karşılık olarak sezonun en formda dönemini yaşayan Bielefeld'in de bu atak futbola karşılık verebileceği ve maçın over bitecegini düşünüyorum. Her ne kadar ev sahibi ekip 18 maçta 17 gol atabilmişse de hatta buna binayen Hertha'da en büyük silahı Pantelic'ten yoksun olsa da maçın over bitmesi benim en büyük tercihim olacak. Genelde yapmadığım bir şey olsa da skor tahminim maçın 2-2 bitebileceği yönünde. Side bahsi olarak maçın berabere biteceğini bozarsa da beraberliği geniş ve kaliteli kadroya sahip Hertha'nın bozabilecegini düşünüyorum.
Tercihlerim Sırasıyla :

OVER 2.5 G 9/10
Hertha Yenilmez G 8/10

DRAW G 7/10

Bol Şanslar..

SÜPER LİG HASRETİ ÇEKEN ŞEHİR TAKIMLARI (A-B-C-Ç-D-E)




Futbol, kitleleri peşinden koşturan bir spor dalı. Dünyanın belki de en basit sporu; 2 taştan kale 1 plastik top. Sokak arası, toprak saha, okul bahçesi ne önemi var her yer uygun futbol oynamaya. Kimileri çayırlarda oynamış kimileri milyonların izlediği alttan ısıtmalı çim sahalarda. Kimleri kara lastikle vurmuş meşin yuvarlağa kimileri son model kramponlarıyla. Ortak gaye aynı; KAZANMAK!

Bir tanım geliyor aklıma “fakir toplumların afyonu” futbol. Güya gelişmemiş ülkelerin beyinlerini bulandırmak topluma empoze edilmiş spor dalıymış. Bunu diyenlerin “yirmi iki kişi bir topun peşinden koşuyor anlamıyorum ki mir’im ne anlıyorlar bu futboldan” tezini de savunduklarına inanıyorum. Mahalle’de top oynarken kenarda bizi izleyen tiplerden başkası değil bunlar…

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de kitleler bir şekilde futbol endüstrisinin içinde bulunuyor. Tahmin ediyorum ki dünyanın en fazla yorumcusu/futbolcusu/teknik direktörü/hakemi veyahut en basitinden bilirkişisi bizim ülkemizde. Herkes bilsin, herkes yorumlasın belki de bu işin tadı böyle çıkıyor karşı değilim. Hangimiz kızdırmadık rakip takımdan olan arkadaşımızı takımımız galip geldiğinde. Ya da tuttuğumuz takım kaybettiğinde hangimiz kaçacak delik aramadık…

İstanbul üzerine endekslenmiş başarılı futbol takımı potansiyelimizi ve ezberimizi Trabzonspor bozmuş zamanında ve Anadolu’nun medarı iftiharı olmuş. Değinmek istediğim esas konu Anadolu’da futbol ve Anadolu’nun hiç 1. Lig diğer adıyla Süper Lig görememiş şehir takımları. Anadolu’nun birçok ilinde bulundum ve yaşadım. Bu hasretin yıllarca nasıl sürdüğünü gözlemleme fırsatı buldum. Anadolu şehirlerimizin futbol alt yapısı eksikliğinden maddi sıkıntılarına bir sürü sebepleri var bu hasretin. Sonuçta herkes doğduğu şehrin takımını 1.Lig de görmek ve gurur duymak istiyor bununla. Evet, bu bir gurur ve şehirlerinden söz ettirme vesilesi olarak kabul edilebilir. Hemşehricilik diye bir olgu var ülkemizde. Kendi ilinin takımını desteklemek ve bu kıyasıya yarışın içinde bulunmak istiyor vatandaş. Şehre bambaşka bir hava gelmesi, ekonominin canlanmasını hangi il mensubu istemez ki. Kimileri bir ticari rant peşinde tıpkı şehre askeri birlik veya bir üniversite kurulduğunda yaşanan sevinç gibi. Hava durumlarında bile kendi ilinin ismi okunduğu zaman keyif duymanın ne demek olduğunu iyi biliyorum. Türkiye sadece İstanbul, Ankara veya büyük şehirlerden ibaret değil. Bu belki de bir baş kaldırış kimileri için. Sözü fazla uzatamadan bakalım hangi iller gönderememiş takımlarını 1. Lige’e.

ADIYAMAN - Adıyamanspor: 1946 yılında kurulmuş yıllarca amatör küme 3 ve 2. lig’de mücadele etmiş fakat bir türlü 1. Lige çıkamamışlardır. Şehrin futboldaki en büyük zevki bir derbi havasında geçen Şanlıurfaspor’la yaptıkları karşılaşmalardır.
AFYON- Afyonspor: Birçok isim ve garip hikayelere sahiptir. Yıllar evvel 2. Lig de mücadele etmiş fakat teşvik primleri iddiasıyla tutunamamış 3. Lige dönmüş kulüp kapanmanın eşiğindeyken Afyon Şekerspor olarak ismi değişmiştir. Daha sonra 2005 yılında tekrar kurularak Afyonkarahisarspor olarak faaliyetlerine 3. Lig’de devam etmektedir.
AĞRI – Ağrıspor : 1970 yılında kurulan kulübün en büyük başarısı 3. Lig’de mücadele etmek olmuştur.
AKSARAY – Aksarayspor: 1967 yılında kurulan siyah beyaz renklere sahip olan kulüp şu anda TFF 3. Lig’de mücadele ediyor. Ulaşabildiği en büyük başarıyı TFF 2. Lig B kategorisi olarak yakalamıştır.
AMASYA – Amasyaspor: 1968 yılında amatör olarak kurulmuştur. Yeşil beyazlı ekibin en büyük başarısı TFF 3 Lig’e yükselebilmesi olmuştur. Şu an amatör kümede 3. Lige tekrar çıkabilme mücadelesi veriyor.
ARDAHAN- Ardahanspor: Amatör olarak kurulup amatör olarak futbol hayatına devam eden kulüp. En renkli dönemi 2007-2008 sezonunda Senegal’den getirdikleri 2 futbolcunun transferidir. Ardahanspor 1. Amatör kümede mücadelesini sürdürüyor.
ARTVİN- Artvin Hopaspor: 1969 yılında kurulan bu renkli kulübün en önemli başarısı 2. Lig ve 3. Lig’de mücadele etmiş olması. Bu sene 3. Lig’den 2. Lig kategori gruplarına dönmesine kesin gözle bakılıyor.
BARTIN- Bartınspor: 1935(?) yılında kurulan kulübün en büyük başarısı 1997-1998 yıllarında 3. Lige yükselmesidir. Aynı sene amatör kümeye düşmüştür ve şu an yoluna amatör kümede devam ediyor.
BATMAN- Batman Petrolspor: 1960 yılında kurulmuştur. Batman Petrolspor'un en büyük başarısı 2. Lig play off yarı finalı oynamak olmuştur. Şu anda 3. Lig’de mücadelesini sürdürüyor.
BAYBURT – Bayburtspor: TFF. 3. Ligde mücadelesini sürdürüyor ve bu takımın şimdiye kadar yakaladığı en büyük başarı.
BİLECİK – Bilecikspor: 1984 yılında kurulan 3.Lige yükselmek için oynanan terfi maçlarında başarılı olarak 3.Lige yükselmiş ve profesyonel futbol takımı olmuştur.1987 yılında tekrar amatör kümeye düşmenin ardından ertesi sene tekrar 3.Lige yükselmiştir. 1989-90 sezonu hariç hep 3. ligde oynayan kulüp, 2007 - 2008 sezonunda TFF 3.Lig 4. Grupta 15. olarak Amatör kümeye düşmüştür.
BİNGÖL- Bingölspor: 1970 yılında kurulan kulüp en büyük başarısını şu an bulunduğu 3. Lig’e kalarak göstermiştir.
BİTLİS- Bitlisspor: Şu an amatör kümede mücadele veren sarı-siyahlı ekibin en büyük başarısı 3. Lig’e yükselmiş olmasıdır.
BURDUR- Y. Burdurspor: Amatör olarak kurulan kulübün en büyük başarısı şu an mücadele ettiği 3. Lig’e yükselmesidir.
ÇANKIRI- Çankırı Bldspor: 1992 yılında kuruldu. 2. Lig B kategorisinde mücadele eden Çankırı Belediyespor’un şu an ki bulunduğu konum ilin en başarılı futbol dönemini yansıtıyor. 3. Lig de fırtına gibi esen Belediyespor da hedef, önce ikinci lige yükselmek ve daha sonra gidebildiği yere kadar gitmekti. Belediyespor bu hedefinden ilkine 2. lig B’ye yükselerek elde ederken, bazı şansızlıklardan dolayı A kategorisi çıkabilme hedefine ise bir türlü uluşamadı.
ÇORUM- Çorumspor: Çorumspor’un 3. Lig serüveni 1 Ekim 1967 tarihinde İstanbul’daki Beyoğlu yenilgisiyle başlamıştı. Çorumspor sahasındaki ilk maçı Ceyhanspor'a karşı oynamış ve 2-1 kazanmıştı. İlk sezon Düzcespor ‘un şampiyonluğu ile sonuçlanırken Çorumspor 32 maçta topladığı 28 puanla Düzcespor , Nazillispor, Kırıkkalespor , Beyoğluspor, İskenderunspor ve Elazığspor’un ardından 7. Oldu.
DÜZCE- Düzcespor: 1967-1968 amatör futbol sezonunda Türkiye şampiyonu olarak profesyonel kulüp olma hüviyeti kazandı. İlk kulüp başkanı Atıf Bilginen'dir. Profesyonel ligdeki ilk yılında şampiyon olarak ikinci milli ligine çıkan Düzcespor, 1969-1970 sezonunda 3. Lige düşmüş, 1976-1977 sezonunda 2.Lige çıkmış, 1988-1989 sezonunda 3. Lige düşmüş, 1993-1994 sezonunda tekrar 2. Lige çıkmış, 1997-1998 sezonunda bir kez daha 3.Lige düşmüştür.
EDİRNE- Edirnespor: Renkleri sarı-kırmızıdır. 1966 yılında kurulan kulüp, uzun yıllar 2. ligde oynamıştır. En iyi sezonunu 1994-1995 sezonunda yaşayan Edirnespor, 2.Lig 1.Grupta İstanbulspor'la beraber ligi ilk iki sırada tamamlayarak Yükselme Grubuna çıkmıştır. 1995 yılı Edirnespor'un Süper lige en çok yaklaştığı sezon olmuştur. 1999 yılında mali ve teknik sorunlardan dolayı 3.lige düşen Edirnespor, dört yıl bu ligde oynadıktan sonra amatör kümeye düşmüştür. 2003 yılından beri amatör ligde mücadele etmektedir.
ERZİNCAN- Erzincanspor: 1968 yılında kurulmuş futbol takımı. Takımın renkleri Kırmızı - Siyah'tır. Takımın stadı 13 Şubat Stadı'dır. Futbol takımının en büyük başarısı 1997-1998 sezonunda 1. Lig'e terfi maçında yarı finalde Sakaryaspor'la karşılaşmış, normal süresi 0-0 biten karşılaşmayı uzatmalarda 4-1 kaybederek elenmiştir. 2007-2008 sezonunda TFF 2. Lig'de mücadele etmiş, sezon sonunda TFF 3. Lig'e düşmüştür.

5 Şubat 2009

O artık PANZER.!

Mesut Özil'i artık tanımayan futbolsever yok. Özellikle bu sezon Werder Bremen'de oynadığı futbolla adından sıkça söz ediliyor. Fakat Mesut sadece bu sezon ki performansıyla değil 3-4 sezondur oynadığı futbol tarzı ve stiliyle dikkat çekilmesi gerekilen bir futbolcu. Yaftamız hazır Mesut'u tanımlarken: "Gurbetçi". Evet gurbetçi bir ailenin çocuğu Mesut. Almanya'da doğmuş orada büyümüş ve yetişmiş. Yeteneği sayesinde amatörden profesyonelliğe geçişi çok zaman almamış. Zaten yaşı da şu an 20.
Son dönem performansıyla Alman Milli Takımı kurmaylarının da ilgisini çekmiş ve Milli Takım'a davet edilmiş. Mesut'ta sanıyorum ki onore edici bu teklifi geri çevirmeyerek Almanya Milli Takımını seçmiş. Milliyetçi duygularımız kabarıyor bu gibi durumlarda. Son dönemlerde örneklerini çok yaşadık. En yakın örneği Galatasaray'lı futbolcu Barış Özbek. Barış'ta aynı sorularla karşılaşmış fakat o dönem sakatlanınca bu durum rafa kaldırılmıştı.
Milli takımımızın son avrupa kupasının özellikle hazırlık döneminde gurbetçi futbolcular ve Fatih Terim sürtüşmelerine sahne olmuştu. Terim, Yıldıray Baştürk ve Halil Altıntop'u kadroya davet etmeyerek büyük sansasyonlara yol açmıştı. (özellikle Tümer Metin'in kadroya dahil edilmesiyle) Hamit'in kardeşinin bu turnuvaya davet edilmemesinden ötürü son derece buruk olduğu gözlerden kaçmamıştı. Elbette bu işin farklı bir boyutu. Fakat sezon başından beri sürekli Alman basınında ve kamuoyunda isminden sıkça söz edilen Mesut'u da Milli Takımıza davet etmeyen yine bu yönetimdir. Şimdi ahlayıp vahlayıp, çamur atma zamanı değil. Şahsi fikrim Mesut'un doğru seçimi yaptığı yönünde. Daha popüler olabileceği daha fazla ve sorunsuzca sevilebileceği takım için çalışacak ve Alman Milli Takımı forması için ter dökecek. Belki iç geçirip izleyeceğiz Mesut'un başarılı futbolunu ama hasetle değil Gururla..

Yolun açık olsun Mesut..!

FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR.

Orjinal ismi "Football Against the Enemy" olan kitap 1994 yılında İngiltere'de yayımlanmış ve büyük bir ilgi görmüş 1996 yılında Türkçe'ye çevrilmiştir.

Kitabın yazarı; 1969 Uganda doğumlu Simon Kuper'dir. Dünyanın en önemli futbol yazarlarından birisi olarak kabul edilen Kuper aynı zamanda İngiliz vatandaşı. Futbolculuk geçmişi de bulunuyor. Futbolculuğu zamanında çeşitli dergi ve gazetelerde futbolla ilgi makaleler yazmış ve ardından bu kitabı yazma kararı almış. Bu kitap için 1992'den 1994'e kadar dünyayı dolaşıp ilginç ve renkli futbolla ilgili ünlü yazar/yönetici/hakem/futbolcu gruplarıyla ropörtajlar yaparak futbolun farklı renklerini ve bilinmeyenlerini yakalamaya çalışmış ve bunda başarılı olmuştur. Bir dönem Türkiye'ye gelip Ntv'de Murat Kosava, Ayhan Bermek ve Can Bartu'nun konuğu olmuş ve bir program yapmış.

'Football Against the Enemy' dünyada büyük yankı uyandıran ve ciddi satış rakamları elde eden bir kitap. İçerik olarak futbolun 90 dakikalık bir saha mücadelesinden çok daha öte bir olay olduğunu gözler önüne sermiş Kuper. Futbola belki de şu ana kadar bildigimiz tüm klişeleşmiş bilgilerin dışında farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacak başyapıt olarak görüyor ve en kısa zamanda okumanızı tavsiye ediyorum.

BAŞLI-YORUM.!




Uzun süredir açmak niyetinde olduğum blog'un temellerini atıyorum bugün..

Dilimin döndüğü, gücümün yettiği kadar bir şeyler karalama niyetindeyim..

Hayırlı uğurlu olsun..