26 Şubat 2009
İğne & Çuvaldız..
Eski dostlar iş başında..!
22 Şubat 2009
Disiplin"siz"lik..!
Galatasaray deplasmanda Sivasspor'a 2-0 mağlup oluyor sahanın rezilliğini gören futbolcular başta Milan Baros olmak üzere burun kıvırarak burada futbol oynanmaz diyerek isyan ediyor. Denizlispor deplasmanında takım kaptanı Ayhan Akman bana göre kasti bir kırmızı kart görerek hafta içi oynanacak Sivasspor maçında takımını yalnız bırakıyor. Galatasaray, Fortis Türkiye Kupasında 1-1'in rövanşına Sivas'a gidiyor sadece 15 kişilik kadroyla. Sakatlıklarını bahane eden Lincoln ve Baros'un yanı sıra Ayhan'da bir hafta önceki gördüğü kasıtlı kırmızı kart sebebiyle Sivas'a gitmiyorlar. Tüm bunlar olurken her maçta cansiperane oynayan Servet Çetin'de sakatlığını bahane ederek Sivasspor maçına çıkmaması disipsinsizliğin hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Burada Servet'i asla suçlamıyorum hatta haksızlığa bir isyan olarak nitelendiriyorum. Arda'nın da Lincoln'ün kaptan yapılmasına bozulduğu ve istenilen performansı göstermemesi de gözle görülebilen diğer disiplinsizlik örneklerinden. Yine bunların yanı sıra Ümit Karan'ın Milan Baros'la anlaşamaması buna karşılık Lincoln ve Baros'un aralarına Kewell'ı alarak bir ittifak kurmaya çalışmaları antremanlarda bile gözlense görebilecek diğer gerçekler. Böylesine disipsinsizlik örnekleri içerisinde "siz" "biz" çatışmalarını engelleyeme vizyonu yetmeyen ve günah keçisi olarak ilan edilen Michael Skibbe'nin şimdi gönderilmesi söz konusu.
Bana birini andırıyorsun..!
21 Şubat 2009
İDDAA'DA TEK MAÇ ŞÖLENİ..!
Geçtiğimiz haftaiçi UEFA Kupası maçları için açılan tek maça oynayabilme bahsini bu hafta da Avrupa Ligleri baz alınarak bu uygulamaya devam ediliyor. BWIN adlı bahis şirketinin Sponsor oldugu Portekiz Ligi'ne bahis açan "iddaa" neden kendi ligindeki takımlara tek maç bahsi açmadığı/açamadığı da kafamı kurcalamıyor değil. Hala illegal sitelerde bahis oynayan vatandaşlarımızın olduğu düşünülürse bu politikayı biraz daha geliştirmeleri sayesinde onlarında akıllarını çelebilecekleri bir gerçek. Bakalım ilerleyen aylarda ne gibi yenilikler bekliyor bahis severleri..
16 Şubat 2009
Hannover 96: 3 - Vfb Stuttgart: 3
AWD-Arena Stadion'da 31127 biletli seyircinin izlediği karşılaşmada karşı karşıya gelen 2 takım 3-3 berabere kalarak birer puana razı oldular. Karşılaşma öncesi yaptığım yorumlar maçın galibinin Stuttgart olabileceği yönündeydi. En azından bu karşılaşmada Stuttgart'ın maçtan yenik ayrılmayacağını öngörmüştüm.
Senaryo Aynı
Geçtiğimiz hafta en güvendiğim ve galip gelmesini düşündüğüm takım Hamburg'un senaryosu bu maçta da tekrarlandı. Futbol sonuçta her skora ve sürprizlere açık bir oyun. Fakat senaryonun hemen hemen aynı olmasını tamamen şanssızlığıma bağlıyorum. Zordur 2-0 öne geçen takımın maç vermesi. Bu senaryoyu geçtiğimiz sene Euro 2008'de Milli Takımımızla yaşamıştık. 2-0'dan 3-2'ye maçı çevirmek bir futbol mucizesidir. Bu 2 mucizenin 2 hafta üst üste gelmesi büyük talihsizlik. Geçen hafta sahaya takım çıkarmakta zorlanan sakat ve cezalı futbolcularının çokluğuna rağmen maçı 2-0'dan 3-2 ye çeviren Karlsruhe, bu hafta yine aynı dertlerden muzdarip Hannover 96. Geçen hafta 2-0 öne geçip rehavete kapılan Hamburg, bu hafta yine aynı skorla öne geçip yenik duruma düşen Stuttgart. Sanırım futbol bu gibi sürprizlere açık bir spor olduğu için milyonları peşinden koşturuyor.
14 Şubat 2009
Hannover 96 - Vfb Stuttgart maç tahmini
Bundesliga, 20. haftada 49bin kapasiteli AWD-Arena Stadium'unda Hannover 96 ve Vfb Stuttgart takımlarını karşı karşıya getiriyor. 2 takım en son ligin ilk yarısında karşılaşmışlar ve karşılaşmadan 2-0 Stuttgart galip ayrılmış.
Deiter Hecking yönetimindeki Hannover ligdeki istikrarsız gidişini sürdürüyor. Bu istikrarsızlık oynadığı 19 karşılaşmada sadece 5 galibiyet almasına neden olmuş. Aldığı galibiyetlerin hepsi kendi sahasında oynadığı maçlarda kazanan Hannover'da sakatlıklar ciddi boyutlara ulaşmış. Zaten dar bir kadroya sahip olan ev sahibi ekip ciddi bir biçimde kadro sıkıntısı çekiyor. Savunmanın bel kemiği Rausch, santrafor Schlaudraff(14 maç 5 gol) ve önemli iki orta saha oyuncuları Yankov ve Lala bu karşılaşmada sakatlıkları yüzünden forma giyemeyecekler. Bunlara artı olarak Zizzo, Vinicius, Ismael ve Krebs'te sakatlıkları sebebiyle oynamayacak diğer isimler. Geçtiğimiz hafta ilk maçında çıkan Fulham'dan alınan Danimarkalı Andreasen'de kırmızı kart cezasıyla takımdaki yerini alamayacak. Hannover'in bu maçtaki tek kozu ev sahibi ekip olması ve taraftar desteği.
Deplasman takımı Stuttgart geçtiğimiz hafta güçlü Leverkusen'i deplasmanda 4-2 yenerek sürpriz bir skora ve galibiyete imza attı. Böylesine farklı alınan bir deplasman galibiyeti moral ve motivasyon açısından son derece önemliydi Stuttgart adına. Ligde 6. sırada bulunmasına rağmen liderle arasındaki fark sadece 8. Bu maçtan alınabilecek bir galibiyet puan farkının azalması ve Stuttgart'ın tekrar potaya girmesi demek. Futbolcular ve teknik adam Markus Babbel bunun fazlasıyla farkındalar ve hedef mutlak galibiyet. Normalde Stuttgart'ın deplasman karnesi pek iç açıcı olmamasına rağmen geçtiğimiz hafta alınan galibiyet bu maçtaki ibreleri kendilerine çevirmeye yetiyor. Oldukça formda görünen bir forvet hattına sahipler. Özellikle ortasaha oyuncularının fazlasıyla gole dönük olması Stuttgart'ın en büyük silahları. Bu sezon yapılan karşılaşmalarda 18 gol atan Mario Gomez ve Romen Marica takımın formadaki gol silahları. Delpierre, Yıldıray, Gebhart ve Rudy takımın eksik oyuncuları.
Yorumum:
Öncelikle geçen hafta en güvendiğim takım olan Hamburg'un maçı kazanamaması halinde tekrar yorum yapmayacağımı belirtmiştim. Final havasında geçen maçı 2-0 öne geçmesine rağmen 3-2 vermişti Hamburg. Bugün de aynı duyguları Stuttgart'a besliyorum. Fakat ev sahibi ekibin kendi sahasında oynadığı maçlardaki form grafigi oldukça düşündürücü. Sadece Hoffenheim'a yenilmişler. 5 galibiyetleri var 4 de beraberlikleri. Fakat önemli eksikleri olan Hannover bu avantajı ne derece lehine çevirebilir onu tam olarak kestirmek zor. (Geçen haftada aynı hataya düşmüştüm, Karlsruhe'nin önemli eksikleri vardı) Stuttgart maçı ciddiye alırsa koparabilir görüşünü savunuyorum yine de. Hamburg bir anlık rehavetten kaybetmişti. Yanlış yönlendirme yapmayacağım sadece kendi oynayacağım bahsi burada paylaşayım. Maç öncesi istatistikleri ve analizleri yapmaya çalıştım. Oynayacağım bahis sürpriz kuponumda 2 oranı 2.45 garanti kuponlarımdan birine ise Stuttgart'a oynayıp beraberlikte iade seçeneğini alıyorum. Oranı da fena değil 1.72.. Daha garantisi ise Stuttgart'ın maçı kaybetmeyeceği yönünde oranı 1.41. (oranlar betsson'dan) Kazançlı çıkabileceğiniz bir hafta temenni ediyorum. Bol şanslar..
Futbol Ekranı (Cumartesi)
- 13:00 D Spor Manisaspor - Altay (Canlı)
- 15:00 LigTv Antalyaspor - Galatasaray (Canlı)
- 16:30 Kanal 24 Hertha Berlin - Bayern Münich (Canlı)
- 17:00 Ntv Spor West Ham - Middlesbrough (Canlı)
- 17:00 Spormax Portsmouth-Manchester City (Canlı)
- 18:30 Kanal 24 Köln - Karlsruhe (Tekrar)
- 19:00 LigTv Fenerbahçe - Hacettepe (Canlı)
- 19:00 Ntv Spor Lazio - Torino (Canlı)
- 20:00 Kanal A Bordeaux-Grenoble (Canlı)
- 20:45 Futbol Smart PSV-Az Alkmaar (Canlı)
- 21:00 NTV Spor Real Betis-Barcelona (Canlı)
- 22:00 Kanal A PSG-Grenoble (Canlı)
- 23:00 NTV Spor Valencia-Malaga (Canlı)
13 Şubat 2009
Fair-Play
Karşılaşmalarda görülen kartlar, saha kapatma, seyircisiz oynama ve hak mahrumiyeti cezalarının, ceza puanı olarak işlendiği değerlendirmede, 50 ceza puanlı Gaziantepspor zirvede yer alırken, Beşiktaş ise toplam 225 ceza puanıyla sonunculuğunu devam ettirdi.
Fair Play Ligi'nde 19. haftanın ardından oluşan kesin puan durumu şöyle:
1-Gaziantepspor........: 50
2-Ankaraspor...........: 53
3-Denizlispor..........: 59
4-Gençlerbirliği.......: 60
5-Hacettepe............: 69
6-Trabzonspor..........: 69
7-Fenerbahçe...........: 70
8-Kocaelispor..........: 72
9-Bursaspor............: 78
10-Konyaspor...........: 80
11-Sivasspor...........: 82
12-İstanbul B.Şehir Bld: 92
13-Eskişehirspor.......: 94
14-Kayserispor.........: 112
15-Galatasaray.........: 128
16-Antalyaspor.........: 133
17-Ankaragücü..........: 157
18-Beşiktaş............: 225
12 Şubat 2009
Hayırlı Olsun..!
Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün en önemli projelerinden biri olan BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi'nin açılışı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katıldığı görkemli bir törenle yapıldı.
Galatasaray istemediği yıldız..!
11 Şubat 2009
10 Şubat 2009
Hat Trick Hero..
Championship Manager oynayanlar bilirler yeni bir yetenek keşfetmenin hazzını. Lakin Cem'i yeni keşfedilmiş bir yetenek olarak görmek mümkün değil. Yaklaşık 8 senedir de Galatasaray alt yapısında futbol oynuyor. Yani birileri keşfetmiş. Bu hazzı en yakından yaşayacak kişi ise Galatasaray altyapı antrenörü Metin Yıldız.
Tüm dünyada gole dönük ortasaha ve forvet oyuncuları her zaman el üstünde tutuluyor. Gol futbolun orgazmı olarak nitelendiriliyorsa, golcülerde bu orgazmı yaşatan en büyük başrol oyuncuları. Cem Sultan hem ismiyle hemde attığı gollerle gündem yaratacak gibi.
Öncelikle geçtiğimiz haftasonu oynanan PAF maçında Kayserispor'a 3 gol atan Cem, 2 gün sonra U18 Milli Takımımızın Finlandiya ile oynadığı maçta da 3 gol atarak bir anda dikkatleri üzerine çekti. 2 gün arayla böyle bir performans göstermesi umarım sadece bizim dikkatimizi çekmekle kalmaz. Geçen sene İtalyan takımı Empoli'nin transfer listesine giren Cem'in Galatasaray A Takımı'na ne zaman yükseleceği merak konusu. Arda Turan'ın 17'sinde A Takım'da görev aldığı göz önüne alınırsa, Cem'in de 18'de olduğu artık kendini ispatlaması için bir şeyler yapması/yapılması gerekiyor. Umarım gereken bir an önce yapılır ve Cem'de layık olduğu yerlere bir an evvel gelir.
Arkandayız Mr. Dereli.!
Selçuk Dereli, verdiği ve vermediği kartlar, veremediği(!) penaltılar ile maçın sonucuna direk etki etti.
Lincoln'ün ilk görmüş olduğu sarı kartta hakemin kararı tartışmaya açık şahsi kanaatimce. Evet, Lincoln kendisini yere bırakmış ama üzerine kontrolsüz bir biçimde gelen Eren'in suçu olmadığını ve Lincoln'ün koşu alanına süratle gelip ayağını sokup sokmadığını net olarak görebilmek mümkün.
İkinci sarı kartta ise bir FIFA hakemine yakışmayacak olan hatalı bir hakem yorumu vardı. Topu hemen oyuna sokmak isteyen Kayserisporlu oyuncunun vuruşunda, iki metre ileride bulunan Lincoln ayağını uzatarak topa müdahale etti. Ancak hakemlik yaşamı boyunca bazı maçlarda garip kararlara imza atmış olan Selçuk Dereli çok hatalı bir karar ile Lincoln'ü ikinci sarı karttan kırmızı kartla oyundan attı ve hem oyundan koptu hemde oyun koptu.
Daha sonra önce Baros'un düşürülmesine daha sonra Kayserispor'un iki tane penaltısını es geçilmesine göz yuman hakem, Emre Aşık'ın bilerek eli ile topa dokunduğu pozisyonda da Emre'ye ikinci sarı kartını gösteremedi!
Bu maç hakemlik adına üzüntü verici yönetimlerinden birisiydi!
Ardından Galatasaray Spor Kulübü resmi sitesinden "Galatasaray Türkiye'dir" şeklinde MHK ve Futbol Federasyonunu eleştiren bir yazı yayınladı. Tabi ilgili kurumlardan cevap gecikmedi. "ARKANDAYIZ"
Garip olan şu ki;
Selçuk Dereli, taraflı tarafsız bir çok futbol yorumcusu, yönetici ve taraftar tarafından istenmeyen adam. Sanırım arkasında sadece MHK ve TFF var. Başka da seven yok.. Ha birde son günlerdeki gündem popülaritesi yüzünden prim yapmaya çalışanları da dahil etmek lazım.. O kendini biliyor ne de olsa.. Herkes kendi işine baksa hiç fena olmaz öyle değil mi sayın Sağlam.!
Karlsruher: 3 - Hamburger SV: 2
Dk 49 ve Dk90 Freis - Dk 53. Frederico (Karlsruher)
Açılış cümlemi kurarken; ev sahibi ekip adına "Final gibi bir maç" deyimini kullansam pek abes olmaz sanırım. Bu hafta ligin en çok güvendiğim takımıydı Hamburger. Galip gelmemesi için hiçbir neden yoktu. Fakat Karlsruher futbolun bir gerçeğini tekrar gösterdi bana.. Futbol da favori vardır ama kazanan daima çok isteyendir. Yalnız sürpriz bir skor olmasının sebebi maçın 2-0 dan 3-2 ye dönmüş olması. Kaç tane maçta bu oluyor ki. Yine de Karlsruher alt sıralardan kurtulabilme adına inanılmaz bir moral ve motivasyon kazandı bu maçla.
7 Şubat 2009
Schalke 04: 1 - Werder Bremen: 0
61,673 biletli seyircinin izlediği dev karşılaşma ev sahibi Schalke'nin galibiyetiyle sona erdi. Maçın ilk yarısı inanılmaz kötü geçti 2 takım adına da.. İkinci yarıya süratli başlayan Schalke 04 Höwedes'le galibiyet golünü buldu. Kötünün iyisi kazandı. Yalnız 2 takım da bu futbolla oynamaya devam ederlerse ilk 3'ü bile göremezler. Schalke 04 zorda olsa galip gelmeyi başardı ve tahminimde beni yanıltmamayı başardı.
DEV KAPIŞMA: SCHALKE 04 - WERDER BREMEN
2,5 GOL ÜSTÜ => G 9/10
-BOL ŞANSLAR-
KARLSRUHER SC - HAMBURGER SV Maç öncesi değerlendirme
TSİ 16:30'da Wildparkstadion'da başlayacak karşılaşmayı Herne bölge hakemlerinden tecrübeli Thorsten Kinhöfer yönetecek. Karşılaşma saatinde 3-4 derece civarında kapalı ve yağışlı bir hava bekleniyor.
Bundesliga 1'de 19. hafta, puan tablosunda yine alt ve üst sıraları ilgilendiren takımları karşı karşıya getiriyor. İki ekip en son 2008 Ağustos ayında karşı karşıya gelmiş ve karşılaşmayı ev sahibi ekip Hamburg 2-1 kazanmış.
Bu maçta ev sahibi ekip Karlsruher lig tablosunda 16. sırada ve kritik bir durumda. Şiddetle puana ihtiyacı var. Karlsruher ligde tutunabilmesi kendi evinde oynadığı maçlara bağlı. Zaten 18 maçta 4 galibiyet alabilmiş ve bunların 3'ünü evinde yaptığı müsabakalarda kazanmış. Attığı 15 golle ligde E.Cottbus'un ardından en az gol atan 2. takım. Bir başka istatistikse yediği 35 golle M'Gladbach'ın ardından en fazla gol yiyen 2. takım. Karlsruher'de bu maçta Franz ve Karnell'den başka eksik ve cezalı futbolcu bulunmuyor. Son derece mütevazi kadroya sahipler. Gol yollarında sıkıntı çeken Karlsruhe'nin bugün forvet hattında sahaya çıkacak Mahir Sağlık, devre arasında Wolfsburg'tan kiralandı. Takımın en golcü oyuncusu Sebastian Freis(5gol) bu maçta yedek soyunacak.
Konuk takım Hamburg 19. haftaya 3 sırada girdi. Liderle arasında 2 puan fark bulunuyor. Oynadığı 18 maçın 11'ini kazanarak bu sezon istekli ve istikrarlı bir futbol ortaya koyuyor. Rakiplerinin aksine daha mütevazi bir kadroya sahip fakat burada tecrübeli ve başarılı teknik adam Martin Jol faktörünü unutmamak lazım. Takım oldukça formda görünüyor. En azından kazanmayı düşünen bir takım yaratmış Jol. Genelde iç sahasında başarılı sonuçlar alıyor Hamburg. Bunun en yakın örneği geçen hafta B. Münih'i mağlup etmeleriydi. Takımın en golcü oyuncusu Hırvat Mladen Petric bugün takımının en büyük kozu olmaya aday. Olic'in yokluğu ise büyük bir dezavantaj konuk takım için. Olic'in yanı sıra Reinhardt, Atouba ve Choupo-Moting'de sakatlıkları sebebiyle bu maçta forma giyemeyecek.
YORUMUM :
Bu hafta alt üst sıraları yakından ilgilendiren maç sayısı oldukça fazla. Karls-Hamburg maçı da onlardan biri. Ev sahibi ekibin ne olursa olsun kaybetmeye tahammülü yok çünkü sadece evinde başarılı olabilmiş bir takım. Hamburg'un deplasman karnesi son derece kötü. Sonuçta iki takımda kaybetmeyi düşünmüyor ama kazanmayı daha çok arzulayan taraf kesinlikle Hamburg olacaktır. Karlsruhe'nin kadrosuna baktığımızda daha çok beraberliği düşünen ve kontrayla gol arayacağını gösteren bir kurgusu var. Devre arasında Wolfsburg'dan alınan Mahir Sağlık bakalım takımına neler verebilecek bu kontraya dayalı futbolla. Olic'in olmamasını bir handikap olarak görmeme rağmen zaten sezon sonunda takımdan ayrılacak olması psikolojik olarak Hamburg için bir eksik olmamalı bence. Peru'lu forvet Guerrero'dan daha iyi bir performans bekliyorum Olic'in yokluğunda. Sonuç olarak Karlsruhe seyirci avantajını arkasına alacak olmasına rağmen ıslak zeminde defans hataları yapacak ve Hamburg bu hataları affetmeyecek gibi geliyor bana. Açıkcası Karlsruhe'den bu maçta beklenenen patlamayı yapmasını beklemiyorum. Sanıldığının aksine Hamburg'un kolay galibiyet alacağını düşünüyorum.. Alt/Üst olayına da bu maçta girmiyor direk side oynamayı bu tercih ediyorum. Bu tercih doğrultusunda bu haftayı üst sıralarda karlı kapatacak takım olarak gördüğüm Hamburg'tan yana kullanıyorum. Oran gayet iyi.
TAHMİNİM:
HAMBURG KAZANIR G 9/10 - Oran 1,95
Arminia - Hertha Maçının ardından...
6 Şubat 2009
Herkesin tuttuğu kendine..!
Fabio, Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra ülkesine dönmüş 2004-2006 yılları içerisinde tam 4 takım değiştirmiş. (Gremio - San Caetano - Coritiba - Cruzerio) Böyle parlak(!) bir transfer dönemi geçiren Pinto'nun son durağı Özbek liginin en köklü klübü Pahtakor olmuştur. Pinto'dan akıllarda kalan en güzel örnek şüphesiz ki bu fotograf olmuştur:
Bundesliga I Açılış maçı A. Bielefeld vs Hertha Berlin
SÜPER LİG HASRETİ ÇEKEN ŞEHİR TAKIMLARI (A-B-C-Ç-D-E)
Futbol, kitleleri peşinden koşturan bir spor dalı. Dünyanın belki de en basit sporu; 2 taştan kale 1 plastik top. Sokak arası, toprak saha, okul bahçesi ne önemi var her yer uygun futbol oynamaya. Kimileri çayırlarda oynamış kimileri milyonların izlediği alttan ısıtmalı çim sahalarda. Kimleri kara lastikle vurmuş meşin yuvarlağa kimileri son model kramponlarıyla. Ortak gaye aynı; KAZANMAK!
Bir tanım geliyor aklıma “fakir toplumların afyonu” futbol. Güya gelişmemiş ülkelerin beyinlerini bulandırmak topluma empoze edilmiş spor dalıymış. Bunu diyenlerin “yirmi iki kişi bir topun peşinden koşuyor anlamıyorum ki mir’im ne anlıyorlar bu futboldan” tezini de savunduklarına inanıyorum. Mahalle’de top oynarken kenarda bizi izleyen tiplerden başkası değil bunlar…
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de kitleler bir şekilde futbol endüstrisinin içinde bulunuyor. Tahmin ediyorum ki dünyanın en fazla yorumcusu/futbolcusu/teknik direktörü/hakemi veyahut en basitinden bilirkişisi bizim ülkemizde. Herkes bilsin, herkes yorumlasın belki de bu işin tadı böyle çıkıyor karşı değilim. Hangimiz kızdırmadık rakip takımdan olan arkadaşımızı takımımız galip geldiğinde. Ya da tuttuğumuz takım kaybettiğinde hangimiz kaçacak delik aramadık…
İstanbul üzerine endekslenmiş başarılı futbol takımı potansiyelimizi ve ezberimizi Trabzonspor bozmuş zamanında ve Anadolu’nun medarı iftiharı olmuş. Değinmek istediğim esas konu Anadolu’da futbol ve Anadolu’nun hiç 1. Lig diğer adıyla Süper Lig görememiş şehir takımları. Anadolu’nun birçok ilinde bulundum ve yaşadım. Bu hasretin yıllarca nasıl sürdüğünü gözlemleme fırsatı buldum. Anadolu şehirlerimizin futbol alt yapısı eksikliğinden maddi sıkıntılarına bir sürü sebepleri var bu hasretin. Sonuçta herkes doğduğu şehrin takımını 1.Lig de görmek ve gurur duymak istiyor bununla. Evet, bu bir gurur ve şehirlerinden söz ettirme vesilesi olarak kabul edilebilir. Hemşehricilik diye bir olgu var ülkemizde. Kendi ilinin takımını desteklemek ve bu kıyasıya yarışın içinde bulunmak istiyor vatandaş. Şehre bambaşka bir hava gelmesi, ekonominin canlanmasını hangi il mensubu istemez ki. Kimileri bir ticari rant peşinde tıpkı şehre askeri birlik veya bir üniversite kurulduğunda yaşanan sevinç gibi. Hava durumlarında bile kendi ilinin ismi okunduğu zaman keyif duymanın ne demek olduğunu iyi biliyorum. Türkiye sadece İstanbul, Ankara veya büyük şehirlerden ibaret değil. Bu belki de bir baş kaldırış kimileri için. Sözü fazla uzatamadan bakalım hangi iller gönderememiş takımlarını 1. Lige’e.
ADIYAMAN - Adıyamanspor: 1946 yılında kurulmuş yıllarca amatör küme 3 ve 2. lig’de mücadele etmiş fakat bir türlü 1. Lige çıkamamışlardır. Şehrin futboldaki en büyük zevki bir derbi havasında geçen Şanlıurfaspor’la yaptıkları karşılaşmalardır.
AFYON- Afyonspor: Birçok isim ve garip hikayelere sahiptir. Yıllar evvel 2. Lig de mücadele etmiş fakat teşvik primleri iddiasıyla tutunamamış 3. Lige dönmüş kulüp kapanmanın eşiğindeyken Afyon Şekerspor olarak ismi değişmiştir. Daha sonra 2005 yılında tekrar kurularak Afyonkarahisarspor olarak faaliyetlerine 3. Lig’de devam etmektedir.
AĞRI – Ağrıspor : 1970 yılında kurulan kulübün en büyük başarısı 3. Lig’de mücadele etmek olmuştur.
AKSARAY – Aksarayspor: 1967 yılında kurulan siyah beyaz renklere sahip olan kulüp şu anda TFF 3. Lig’de mücadele ediyor. Ulaşabildiği en büyük başarıyı TFF 2. Lig B kategorisi olarak yakalamıştır.
AMASYA – Amasyaspor: 1968 yılında amatör olarak kurulmuştur. Yeşil beyazlı ekibin en büyük başarısı TFF 3 Lig’e yükselebilmesi olmuştur. Şu an amatör kümede 3. Lige tekrar çıkabilme mücadelesi veriyor.
ARDAHAN- Ardahanspor: Amatör olarak kurulup amatör olarak futbol hayatına devam eden kulüp. En renkli dönemi 2007-2008 sezonunda Senegal’den getirdikleri 2 futbolcunun transferidir. Ardahanspor 1. Amatör kümede mücadelesini sürdürüyor.
ARTVİN- Artvin Hopaspor: 1969 yılında kurulan bu renkli kulübün en önemli başarısı 2. Lig ve 3. Lig’de mücadele etmiş olması. Bu sene 3. Lig’den 2. Lig kategori gruplarına dönmesine kesin gözle bakılıyor.
BARTIN- Bartınspor: 1935(?) yılında kurulan kulübün en büyük başarısı 1997-1998 yıllarında 3. Lige yükselmesidir. Aynı sene amatör kümeye düşmüştür ve şu an yoluna amatör kümede devam ediyor.
BATMAN- Batman Petrolspor: 1960 yılında kurulmuştur. Batman Petrolspor'un en büyük başarısı 2. Lig play off yarı finalı oynamak olmuştur. Şu anda 3. Lig’de mücadelesini sürdürüyor.
BAYBURT – Bayburtspor: TFF. 3. Ligde mücadelesini sürdürüyor ve bu takımın şimdiye kadar yakaladığı en büyük başarı.
BİLECİK – Bilecikspor: 1984 yılında kurulan 3.Lige yükselmek için oynanan terfi maçlarında başarılı olarak 3.Lige yükselmiş ve profesyonel futbol takımı olmuştur.1987 yılında tekrar amatör kümeye düşmenin ardından ertesi sene tekrar 3.Lige yükselmiştir. 1989-90 sezonu hariç hep 3. ligde oynayan kulüp, 2007 - 2008 sezonunda TFF 3.Lig 4. Grupta 15. olarak Amatör kümeye düşmüştür.
BİNGÖL- Bingölspor: 1970 yılında kurulan kulüp en büyük başarısını şu an bulunduğu 3. Lig’e kalarak göstermiştir.
BİTLİS- Bitlisspor: Şu an amatör kümede mücadele veren sarı-siyahlı ekibin en büyük başarısı 3. Lig’e yükselmiş olmasıdır.
BURDUR- Y. Burdurspor: Amatör olarak kurulan kulübün en büyük başarısı şu an mücadele ettiği 3. Lig’e yükselmesidir.
ÇANKIRI- Çankırı Bldspor: 1992 yılında kuruldu. 2. Lig B kategorisinde mücadele eden Çankırı Belediyespor’un şu an ki bulunduğu konum ilin en başarılı futbol dönemini yansıtıyor. 3. Lig de fırtına gibi esen Belediyespor da hedef, önce ikinci lige yükselmek ve daha sonra gidebildiği yere kadar gitmekti. Belediyespor bu hedefinden ilkine 2. lig B’ye yükselerek elde ederken, bazı şansızlıklardan dolayı A kategorisi çıkabilme hedefine ise bir türlü uluşamadı.
ÇORUM- Çorumspor: Çorumspor’un 3. Lig serüveni 1 Ekim 1967 tarihinde İstanbul’daki Beyoğlu yenilgisiyle başlamıştı. Çorumspor sahasındaki ilk maçı Ceyhanspor'a karşı oynamış ve 2-1 kazanmıştı. İlk sezon Düzcespor ‘un şampiyonluğu ile sonuçlanırken Çorumspor 32 maçta topladığı 28 puanla Düzcespor , Nazillispor, Kırıkkalespor , Beyoğluspor, İskenderunspor ve Elazığspor’un ardından 7. Oldu.
DÜZCE- Düzcespor: 1967-1968 amatör futbol sezonunda Türkiye şampiyonu olarak profesyonel kulüp olma hüviyeti kazandı. İlk kulüp başkanı Atıf Bilginen'dir. Profesyonel ligdeki ilk yılında şampiyon olarak ikinci milli ligine çıkan Düzcespor, 1969-1970 sezonunda 3. Lige düşmüş, 1976-1977 sezonunda 2.Lige çıkmış, 1988-1989 sezonunda 3. Lige düşmüş, 1993-1994 sezonunda tekrar 2. Lige çıkmış, 1997-1998 sezonunda bir kez daha 3.Lige düşmüştür.
EDİRNE- Edirnespor: Renkleri sarı-kırmızıdır. 1966 yılında kurulan kulüp, uzun yıllar 2. ligde oynamıştır. En iyi sezonunu 1994-1995 sezonunda yaşayan Edirnespor, 2.Lig 1.Grupta İstanbulspor'la beraber ligi ilk iki sırada tamamlayarak Yükselme Grubuna çıkmıştır. 1995 yılı Edirnespor'un Süper lige en çok yaklaştığı sezon olmuştur. 1999 yılında mali ve teknik sorunlardan dolayı 3.lige düşen Edirnespor, dört yıl bu ligde oynadıktan sonra amatör kümeye düşmüştür. 2003 yılından beri amatör ligde mücadele etmektedir.
ERZİNCAN- Erzincanspor: 1968 yılında kurulmuş futbol takımı. Takımın renkleri Kırmızı - Siyah'tır. Takımın stadı 13 Şubat Stadı'dır. Futbol takımının en büyük başarısı 1997-1998 sezonunda 1. Lig'e terfi maçında yarı finalde Sakaryaspor'la karşılaşmış, normal süresi 0-0 biten karşılaşmayı uzatmalarda 4-1 kaybederek elenmiştir. 2007-2008 sezonunda TFF 2. Lig'de mücadele etmiş, sezon sonunda TFF 3. Lig'e düşmüştür.
5 Şubat 2009
O artık PANZER.!
Son dönem performansıyla Alman Milli Takımı kurmaylarının da ilgisini çekmiş ve Milli Takım'a davet edilmiş. Mesut'ta sanıyorum ki onore edici bu teklifi geri çevirmeyerek Almanya Milli Takımını seçmiş. Milliyetçi duygularımız kabarıyor bu gibi durumlarda. Son dönemlerde örneklerini çok yaşadık. En yakın örneği Galatasaray'lı futbolcu Barış Özbek. Barış'ta aynı sorularla karşılaşmış fakat o dönem sakatlanınca bu durum rafa kaldırılmıştı.
Milli takımımızın son avrupa kupasının özellikle hazırlık döneminde gurbetçi futbolcular ve Fatih Terim sürtüşmelerine sahne olmuştu. Terim, Yıldıray Baştürk ve Halil Altıntop'u kadroya davet etmeyerek büyük sansasyonlara yol açmıştı. (özellikle Tümer Metin'in kadroya dahil edilmesiyle) Hamit'in kardeşinin bu turnuvaya davet edilmemesinden ötürü son derece buruk olduğu gözlerden kaçmamıştı. Elbette bu işin farklı bir boyutu. Fakat sezon başından beri sürekli Alman basınında ve kamuoyunda isminden sıkça söz edilen Mesut'u da Milli Takımıza davet etmeyen yine bu yönetimdir. Şimdi ahlayıp vahlayıp, çamur atma zamanı değil. Şahsi fikrim Mesut'un doğru seçimi yaptığı yönünde. Daha popüler olabileceği daha fazla ve sorunsuzca sevilebileceği takım için çalışacak ve Alman Milli Takımı forması için ter dökecek. Belki iç geçirip izleyeceğiz Mesut'un başarılı futbolunu ama hasetle değil Gururla..
Yolun açık olsun Mesut..!
FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR.
Kitabın yazarı; 1969 Uganda doğumlu Simon Kuper'dir. Dünyanın en önemli futbol yazarlarından birisi olarak kabul edilen Kuper aynı zamanda İngiliz vatandaşı. Futbolculuk geçmişi de bulunuyor. Futbolculuğu zamanında çeşitli dergi ve gazetelerde futbolla ilgi makaleler yazmış ve ardından bu kitabı yazma kararı almış. Bu kitap için 1992'den 1994'e kadar dünyayı dolaşıp ilginç ve renkli futbolla ilgili ünlü yazar/yönetici/hakem/futbolcu gruplarıyla ropörtajlar yaparak futbolun farklı renklerini ve bilinmeyenlerini yakalamaya çalışmış ve bunda başarılı olmuştur. Bir dönem Türkiye'ye gelip Ntv'de Murat Kosava, Ayhan Bermek ve Can Bartu'nun konuğu olmuş ve bir program yapmış.
'Football Against the Enemy' dünyada büyük yankı uyandıran ve ciddi satış rakamları elde eden bir kitap. İçerik olarak futbolun 90 dakikalık bir saha mücadelesinden çok daha öte bir olay olduğunu gözler önüne sermiş Kuper. Futbola belki de şu ana kadar bildigimiz tüm klişeleşmiş bilgilerin dışında farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacak başyapıt olarak görüyor ve en kısa zamanda okumanızı tavsiye ediyorum.